23 Mayıs 2010 Pazar

ON YILLIK İSYANIM

Güzel toparlayabilirsem sizlere önemli şeyler söylemek istiyorum.

"Kerbela'yı bilmeden nasıl ki İran devrimini anlayamazsak,12 Eylül'ü bilmeden bu gün için neler olduğunu anlayamayız" diye başlayan ilçe kongresindeki sözlerim devam ediyor.Söz parti yönetimine doğru gelirken,divan başkanı, gündeme gel diye ikaz ediyor.Gündem bu değilse nedir? diyorum.Bu müdaheleler yüzünden sinirleniyorum, konuşmak istediklerimin sırasını bozuyorum.Belki de Türkiyede ilk defa yazılı olmayan kongre gündem maddesi icat ediliyor, film ve slayt gösterileri, parti değiştiren döneklere plaket verme törenleri yapılıyor. Faaliyet raporunu eleştirmeye zaman kalmıyor. Zaten rapor, genel başkana bağlılık ve yapılan ihraçların faaliyet olarak sunulması. Müdahaleler arasında konuşmamı sürdürmeye çalışıyorum. Oturduğu yerden bir delege laf atıyor, "Uzattın, bizim konuşma süremizi gasp ediyorsun". Bunu diyen vatandaş SHP zamanında İl Genel meclisi adaylığı için ön seçimde benimle yarışmış, ben birinci olurken o ikinci olmuş, buna kızıp başka partilere gitmiş oralarda bir yerlere gelmek istemiş, olmayınca ön seçim yapmayan CHP'ye geri gelmiş birisi. Plaketini almış onurlandırılmış. Otur yerine ben senin gibi döneklikten plaket almadım, dedim. Konuşma süreleri konuşmacı sayısına göre sınırlanabilir,on senedir zaten benden başka konuşan yok. Kongre üyeliğini (delegeliği)İlçe başkanı tesbit ediyor delege yaptığı adamlar da onu seçiyor.Kongre üyesi değilsen konuşma hakkın yok.Bu kongrede Delegeyim.

Daha önceki kongrelerde konuşabilmek için ilçe başkanlığına aday olmuşluğum bile vakidir.

Gökçebey ilçe olmadan belde başkanlığı görevindeydim, daha sonra ilçe yönetimlerinde sekreterlik görevlerinde bulundum. Bir seçim geleneğinden geliyorum. SHP ön seçimsiz bir şey yapmazdı.Bana bu bile yeterli gelmiyordu.Genel merkezde üye yazımında üye yaptıklarımızın listesini veriyorum. Genel sekreter yardımcıları var, Arkadaşlar üyeyi delegeyi biz seçiyoruz onlarda bizi seçiyor karşılıklı paslaşıyoruz dedim. Hepsi tepki gösterdi olmaz öyle şey! Oluyor dedim, ortam buna müsait,siz yapmayın. Biz yapmasak başkası yapar denildi. Aslında biz ilçe örgütü olarak delegeleri sandık koyarak seçimle tesbit ederdik.Parti içi demokrasinin işletilmesi konusunda o dönemin İlçe Başkanı Alirıza Karademir'in hakkını yememem lazım.

Tekrar dönelim kongreye. Elimde iki kitap var, konuşmama kitaptan alıntılarla devap ediyorum. Divan Başkanı tekrar uyarıyor, gündeme gel, diye. Arkadaşlar bu sefer Sarıgül diye bir yapılanma var bildiğiniz gibi. Bu DSP hareketine benzemez, her mitingi yüzbin kişi yüzellibin kişi kaldırır. Divandan bir müdahale daha...Devam ediyorum çıkış yolu göstermeye çalışıyorum. Açıkçası bu genel başkanı yolcu edin demeye getiriyorum. Bana bozulanları görüyorum.

Neyse geçtiğimiz hafta genel başkan istifa etti. Ağlayanlar, geri dön diyenler....Misafirimiz var, tesadüfen gördüm partinin önünden geçerken.
Zonguldak milletvekilimiz Gökçebey'e geri dön çağrısını örgütlemeye gelmiş olabilir. Hoş geldiniz dedim, Hoşbulduk, senin kitapları getiremedim dedi, belediye başkanımız da var. Kalkıldı Belediyeye çay içmeye gidecekler. Sıvışayım dedim milletvekilimiz seninle yanyana yürümeyi arzu ediyorum, millet görsün istiyorum dedi. Olmaz diyemedim ama yüz metrelik yolu yanyana yürürken yerin dibine girdim.Bir kongrede bulundukları konumları birisinin sayesinde elde etmiş olanlara saygı duymam demiştim. Şimdi kolkola nasıl yürüyebilirim? Üstelik kendisini bir gecede milletvekili yapan genel başkanı geri çağırmayı amaçlamak için gelmişse...

On yıllardır bizi ağlatan ülkemizi ne olduğu belli olmayan insanların görüşlerine teslim eden bir genel başkan ve anlayışından kurtulduk sayılabilir.

Bir insanın istifası tüm ülkeyi sevince boğuyorsa, bu, o kişi için kasetten daha vahimdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder