28 Şubat 2010 Pazar

ARABA SEVDAM

Çocukluğumda bisikleti bile araba niyetiyle sürerdim. Ondan öncesi çember çevirmek, direksiyonundan itilen telden araba yapmak, yaz aylarında kabağı delip içinden süpürgelik geçirip ağır vasıta gibi sürmek ve de ağızdan araba sesi çıkartmak. Bunların hepsi araba sevdamdan geliyor.

1965-1966 yılları arası babama, araba alıp dolmuşçuluk yapsak ne olur, dedim. O sırada radyo tamir dükkanını açalı bir sene olmuş, işime bakmam, tamirhaneyi ilerletmem lazım. Kim sürecek arabayı, şöför tutarız. Babam beni sevindirmek için olan parasını (12 bin lira)bana vererek, Recep abinle bakın bakalım, diye Ankara'ya yolladı. Demiryolunun şoförü, abim ve ben o zamanın galerilerini gezdik. Bizde henüz köy yolları yapılmamış olduğundan bize uyan jip türü bir dolmuş(çift diferansiyel şimdi adı dört çeker). Abim Bahçeli-Dörtyol çalışan taksileri beğeniyor.Fiatları 50-60 bin.

Aradığım arabayı gördüm galerinin birinde, fiatı 40 bin. Abimin arkadaşı arabanın altına eğildi , bunun diferansiyeline talaş doldurmuşlar ses yapmasın diye, dedi. Gözüm talaş malaş görmüyor ama paramız yetmiyor. Satıcı bizi borçlandırmak istedi, ben razı gelmedim. Babamızın parasını aynen kendisine iade ettim.

Babam bana sürpriz yapmak için Zonguldak Site dolmuşlarından birini satın alıp gelmemiş mi. Araba Land-Rower 4 çeker, 7 kişilik, yolcu ruhsatı var. Şoför tutup 6 ay çalıştırıldı, 6500 lira kazanıldı. Arabayı da 13500 liraya almış, paranın yarısını kurtarmışız. Dolmuşlar, otobüsler, pikaplar Çaycuma istasyonunun yanına dizelenir, tren geldiği zaman yolcular koşarak gideceği arabaya biner. Arkada bir yolcu bırakılamaz. İçine sıkıştırdın, almazsa üzerine bindireceksin. Bizim jipe 18 kişi bindirildiğini biliyorum.

Araba fazla yükten şase bile kırdı. Şoförler iş bırakınca işi ben devraldım. Dükkana arabayla gidiyorum, radyo tamir ederken arabalık iş çıkarsa gidiyorum. Fakat ehliyet yok.

Bir pazartesi günüydü, Bakacakkadı'ya yolcular çıkmıştı, hepsini bindirdim iki kişiyi de üzerine aldım. Üçburgu köyüne geldiğimizde Trafik jipi gözüktü, beni durdurdu, zaptı tuttular, beni de Gökçebey'e bıraktılar. Şoför bul, arabanı almaya öyle git, dediler.

Bu tutulan zabıt varakasından uzun süre ses çıkmamıştı. Ben de unutuldu diye seviniyorum. Pat diye bir mahkeme kağıdı... Gününü geçirmemek için mahkeme tarihini yüz kere tekrarlıyorum, söyliyeceğim yalanı da iyice ezberledim. Güya arabaya parça almak için şoförümüz Karabük'e gitti, parçayı orada bulamazsa Ankara'ya geçecek, ne zaman geri döneceği belli değil, arabayı geri götürmem gerekti, bu yüzden ehliyetsiz araba kullanmak zorunda kaldım.

Mahkeme günü geldi. Koridorda ifademi kafamdan tekrar ettim. Yemin veriyorlarmış doğru söyleyeceğime dair. Daha askere gitmemiş bir adam için yeminin önemi ne ki, yeterki ceza almasın Zeki...

Zeki Albuz! Çağırdılar, girdim içeri, dik ve düzgün durmamı söylediler, düzgün ve ciddi bir şekilde duruyorum. Hakim soruyor ben cevaplıyorum. Niye ehliyetsiz araba kullandın?(Hazırlıklıyım) Yedek Parça hikayesini anlattım.Neden yolcu aldın?(Yolcu aldığımı nereden biliyor)Bizim köyden akrabamız olur alıverdim. Oğlum içine haddinden fazla yolcu almışsın(Vay be nerden bildi). Binene binmeyin diyemedim. Peki üzerine niye bidirdin.Tek kelime edemedim.Seni ikiyüzelli lira para cezasına çarptırıyorum, bir şey diyor musun? Leyla Sayar, Fatma Girik birinci yakalanışta 60 lira, ikinci yakalanışta 120 lira veriyorlar da ben bir kere yakalanıyorum niye 250 lira veriyorum?

Çık dışarı ukala atarım seni içeri !

Dışarı çıktım hakim niye kızdı anlayamadım. Leyla Sayar, Fatma Girik ehliyetsizlikten bu cezaları aldılar, gazetelerde okumuş olması lazım.

Benden sonra ondan fazla kişi daha trafik suçu nedeniyle ifade vermeye girdi. Ben oradan ayrıldım. Bir duydum ki kasaya yolcu alan kamyoncuları içeri atmışlar.15 günden fazla hapis yatmış adamlar. Benimle ilgili tutanağın üzerinde hepsi yazıyormuş. Karayolları Trafik kanununun 24 maddesi, ayrıca 52 maddenin (b)bendi maddesi gereğince cezalandırılmasını talep ederiz, diye. Ben maddelerin karşılığını bilemediğim için haybeye yalan ifade ezberledim. 250 lira ceza çok büyük bir cezaydı. Artistler yolcu almamış, yolcu istiab haddini aşmamışlar, gabari dışına yolcu almamışlardı. Aradaki ceza farkı oradan kaynaklanıyormuş.

Bizim jipin frenleri iyi değildi, ne kadar para yese yine de iyi tutmazdı. Devrek'te en iyi frenci Karga Ömer'e bile gösterdik. Amcaoğlu Şevki bizim jiple pazara dalmış birinin terazisini ezmiş, babama ödettiler.

Arabamız ben askerdeyken 8500 liraya satılmış, adam üç gün sonra gelip babama ağlamış sızlamış, fiyatını 6500'e indittirmiş. Arabayı üzerine almadığından 15 sene vergisini biz ödedik. Neyse, mahkeme kararıyla Necati abimin arşivlerden noter senedini bulması sayesinde vergiden kurtulduk.

Şimdiki arabamın muayene zamanı geldi, o kadar masraf edip muayeneye hazırladım. Girdik teste. Arka frenlerin ikisi birbirinden farklı tutuyor, müsaade edilenin üstünde, sonuç ağır kusur, yaptır bir ay içinde gel. Şimdi arka frenleri tamamen değiştirdim, alışmasını bekliyorum, muayeneye öyle gireceğim. Ulan nedir bu frenden çektiğimiz. İlericiyiz diye durmamak olurmu...

İkiyüzelli lira cezayı ben askerdeyken babam ödemiş.

1 yorum:

  1. Bloğunuzdaki paylaşımları Macbook servisi olarak çok sevdik. Paylaşımlarınızın devamını ve çalışmaşarınızda başarılar dileriz.

    YanıtlaSil