26 Ocak 2010 Salı

KAR YAĞIŞI

Kar yağışını sevmeyen yoktur,hele büyük büyük atarsa. Pencereden bakarken bir yandan da çayını yudumlarsın, odanın içi sıcacık, oh... Bu söylediklerim tuzu kuru olanlar için.

Bir de kar yağışı vardır ki, anasının neresine yağdığını kimse söylemese de herkes bilir.

Çaycuma karakolunda gözaltındayız. Çocukları içeride olanlar komşularıyla karakolun önünde (Tekel işçilerinin sendika merkezinin önünde toplandığı gibi)toplanmışlar. Börek tepsisi, baklava tepsisi nezarethaneye dolu giriyor, boşu görevli asker tarafından dışarıya götürülüp kadınlara teslim ediliyor. Bir gün böyle iki gün böyle derken,karakolda bir hareketlilik başladı. Sizi mahkemeye çıkaracağız, dediler. Hele şükür memnun olduk. Arabalara bindirildik, gidiyoruz Devrek istikametine. Karakol arkadaşların ana baba, komşularından rahatsız olmuştu, Kendi kendime demiştim, ulan bu baklava börek işi çok sürmez, diye. Devrek Jandarma Alayına bizi getirdiler. Alayın kendi personeli için yapılmış disiplin evine. Sactan yapılmış baraka. Bir bölümü erler için, bir bölümü subay astsubay için. İçeriden birbirine misafirliğe gidebilirsin.Her şey mükemmel. Disiplin subayı son derece nazik. Hatta sıgaranız yoksa, içerseniz Astor yollayayım, der demez gerçek Amerikan Astor sigarası zannedip içeriz, dedim. Gele gele asker sigarası geldi..Hem solcusunuz hem Astor istemeye utanmıyor musunuz, dese öttük. Çaycuma'da komutan sendikacı olarak bizleri karakola çekip sendikaları aşağılarken, Komutanım senin işin gücün sendika ve işçiler. Seninle ilgili kafamda, bu adam işçi düşmanı, diye bir fikir oluştu, dedim. Kafana sıçayım, ben sizin gibi sahte solcu değilim dediydi.

Devrek'te Alay'da yılbaşına yakın bir tarih...Bir kar yağdı, bir yığdı(İkinci dediğim kar yağışından), elektrik nakil hatları büyük zarar görmüş. Bir iki hafta elektrikler gelmeyebilirmiş. Alayda Mutfak yemek yapamaz, Fırın ekmek çıkaramaz duruma düştü. Su yok. Alayın alternatörleri var, uzun süre kullanılmadıklarından elektrik üretemiyor. Usta, mühendis, elektrik kurumundan teknisyenler derde çare olamamışlar.

Disiplin yüzbaşısı ile başka bir yüzbaşı disipline, yanımıza geldiler. Zeki Albuz kim oluyor, dediler. Benim, dedim. Çok zor durumda kaldık, bizim jenarötörlere bir bakıverirsen memnun oluruz. Hem beni gözaltına alacaksınız hem bana tamircilik yaptıracaksınız, olmaz dedim(İçimden bizde karanlıkta,susuz kalacağız şuna bir göz atayım, olacak bir şey ise yapayım diye geçirdim). Arkadaşlar git bakıver, o iş ayrı, bu iş ayrı, dediler. Arıza yerine gittik, çalıştırdılar, motorlar çalışıyor, sadece elektrik üretemiyor. Benim için peynir yemek kadar basit. Uzun süre çalıştırılmadığından mıknaslanma yok olmuş. Akü ile tampon yapıp bırakılacak, hepsi o. Seka'ya gidin, falanca şahsı getirin, gelirken bir de ölçü aleti getirsin (Alın dediğim arkadaş efendi bir teknisyen, lakin siyasi görüşünü saklayan biri, biraz korksun, dedim). Gitmişken motor teknisyeni falancayı da getirin, dedim (Motor teknisyeninin oğlu disiplinde bizle birlikte: adam oğlunu görmüş olsun).

İşlemler bitti, motorları çalıştırdık, elektriğe yol verdik, hep birlikte sevindik.
Disiplin yüzbaşısı, su motorumuza bir bakıver, ürettiğimiz elektrik su pompa motorunu çalıştırmaya yeter mi, dedi .Tam bu sırada motor teknisyeni abimiz, yüzbaşım çocuğu görebilir miyim? Ne çocuğu? Gözaltındakilerin içinde benim çocuk da var. Yüzbaşı bana baktı gülerek, büyük adamsın, dedi. Abimiz çocuğunu görmeye giderken biz de su pompasına yöneldik.

Hesap işleri benim işim değildir. Su motoruna baktım, kafamda elektrik üreten üretecin kalıbıyla mukayese ettim. Tamam siz yine de aydınlatmalarla birlikte çalıştırmasanız iyi olur, dedim.

Disipline geldim. Yeni oturmuştum. Az sonra sigortaları sökmeye geldiler. Demiştim ya aydınlatmalarla birlikte su motorunu çalıştırmasanız iyi olur diye, onlar da lüzumsuz yerlerin sigortalarını topluyorlar. Disiplin odası da lüzumsuz bir yer değil mi siviller için ? Asker olsak neyse.

Tören kıtası gibi bizi uğurladılar. Bizi Gölcükte kim tanır, komutanım hapı yuttuk dedim. Sen memleketi boş mu sanıyorsun, adil yargılanacağınıza güvenebilirsin, dedi.

Yılbaşında Gölcük Güllü bahçedeyiz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder